4 = Burun ? - Zülfü Livaneli - Sevdalım Hayat
4 = Burun ? - Zülfü Livaneli

4 = Burun ? - Zülfü Livaneli

Paylaş

Pablo Picasso okulda kötü bir öğrenciymiş; en çok da matematik dersi ile başı beladaymış. Niye biliyor musunuz?

Çünkü bu küçük çocuk, 4 sayısını gördüğü zaman bunu bir buruna benzetiyor ve o burunun ait olduğu yüzün geri kalan bölümünü çizmek için dayanılmaz bir istek duyuyormuş.

Matematik formülü çözmesi gerekirken başlıyormuş 4 sayısının ardını önünü, yanını yöresini çizmeye.

Diğer çocuklara 4, tam da öğretildiği gibi 4 sayısı olarak görünürken, bu dahi ressam; 4’ü öne fırlamış bir burun olarak görmekten hiç kurtulamamış.

Çünkü Pablo Picasso’nun düş gücü farklı bir boyuttaki yaratıcılığa yönelik.

O küçük çocuğa matematik öğretmekte ısrar etmek gereksiz değil mi!

Pablo ömrü boyunca matematik okusa bile bu alanda ilerleyemeyecek ve 4’ü hep burun olarak görmeye devam edecektir.

Cahit Arf ise Picasso’nun tersine, her şeyi sayılar evreninde algılayacaktır.

Demek ki algıları bu kadar güçlü olan insanlar, daha çocukluktan, ne yapmaları gerektiğine karar veriyorlar.

Ya veremeyenler?

Hiç bir konuya çok fazla eğilim duymayıp da ortalıkta gezinenler?

İnsanlığın ezici çoğunluğunu oluşturan bu kişiler, rastlantılarla bazı mesleklere itiliyor ya da bir ömür boyu ne yapmaları gerektiğini düşünüp duruyorlar.

Çünkü önemli olan, bir şeyi istemek değil; çok istemek!

Başka bir şey düşünemeyecek kadar çok istemek; tutku derecesine yükseltmek; ‘Ben bu işten para kazanır mıyım? Bu meslekte istikbal var mı? gibi soruları soramayacak kadar büyük heyecan fırtınalarına yakalanıp sürüklenmek.

Çünkü hayatla pazarlık yapılmıyor.

Albert Einstein bir gün çok ünlü biri olmak için çalışıp çabalamadı herhalde. İzafiyet teorisini meşhur olup, para kazanmak için düşünmedi.

***

Gençlerdeki ‘motivasyon’ eksikliğini görünce içi burkuluyor insanın.

Çünkü pek azının bir heyecanı, 4 sayısını burun gibi görecek bir saplantısı var.

Çoğu ‘En kısa yoldan nasıl para kazanılır? Hangi marka giysi ve koku karşı cinsi baştan çıkarır? Cinselliğe en kolay nasıl ulaşılır?’ sorularından başını kaldırıp da hayata bakamıyor.

Uykusuz gecelerimde bazen mesaj yayınlayan televizyon kanallarına göz gezdiriyorum. Aman ne ipe sapa gelmez; ne saçmalıklar!

Ana dilini doğru dürüst hecelemeyi beceremeyen gençlerin ‘Yanlızım’ feryatları. (Gerçekten böyle yazıyorlar.)

Bilgi yarışmalarına katılanların çoğunun halini de görüyorsunuz.

Doktor, insan anatomisiyle ilgili soruya cevap veremiyor; öğretmen, Alp Dağları adını ilk kez o yarışmada duyuyor; tam bir felaket!

Herkes Picasso ya da Einstein olsun demiyorum elbette ama, bu kayıp kuşaklardaki temel bilgi eksikliği de ürkütücü doğrusu.

Ama yapacak bir şey yok.

Çünkü onca yakınmaya ve uyarıya rağmen, yönetim mekanizmaları, ‘kültür’ün ve ‘değerler sistemi’nin ne kadar önemli olduğunu bir türlü kavrayamadılar.

Ya da işlerine gelmedi!

Zülfü Livaneli

2000'lerin başından bir yazı... Henüz sosyal medya da yokken!

1 yorum:


  1. "Çünkü hayatla pazarlık yapılmıyor." İşte analitik çözüm diye buna derim...

    YanıtlaSil