Alyans ve Biçimcilik - Zafer Köse - Sevdalım Hayat
Alyans ve Biçimcilik - Zafer Köse

Alyans ve Biçimcilik - Zafer Köse

Paylaş

Şekilciliğe karşı olduğu için alyans kullanmadığını söyleyen bir kişi…  Eşine bağlı kalmak konusunda bir itirazda bulunmuyor. Ama bunu sosyal ortamlarda bir işaretle göstermeyi biçimcilik olarak yorumluyor.

Biraz sıkıştırınca, böyle bir işaret kullananların işin görüntüsüyle uğraştıklarını ima ediyor. Kendisinin ise meselenin özüyle ilgili olduğunu anlatıyor. İmaja gerek yok, diyor.

Kimden mi söz ediyorum? İçimizdekinden.

***

“Öz-biçim” daha çok sanat alanıyla ilgili bir mesele gibi düşünülüyor. Farklı poetik yaklaşımlar vesilesiyle yıllardır tartışılmakta. Hatta yüzyıllardır.

Hiçbir sanatçı, bir olayı, bir gerçeği, bir durumu hayattakinin bire bir karşılığı olarak yansıtmaz. Onları yeniden yaratır. Eleyerek, seçerek, değiştirerek...

Yaratmak, sanatçının söyleyeceği söze, anlatacağı hikayeye, üreteceği anlama bir biçim vermesiyle gerçekleşebilir. Dolayısıyla, biçimci anlayışa karşı olanlar da sanatın bir biçim üretimi olduğuna karşı çıkmazlar. Sorun, biçimin öz’ü yansıtma kaygısını aşarak kendi başına bir amaca dönüşmesidir.

Edebiyatçı, elbette dil ile uğraşacaktır. Ressam, renklerle ve çizgilerle; müzisyen de seslerle, sessizlikle... Aslında hepsi, bir anlamda öz’e biçim vermekle uğraşacaktır.

Ama bir edebiyatçının derdi güzel bir dil yaratmaktan ibaret olamaz. Bir sanatçı, yaptığı işi sadece güzel bir biçim ortaya çıkarmak diye açıklayabilir mi?

Durup dururken “nasıl” anlatacağınızı düşünemezsiniz ki? Bu ancak “ne” anlatacağınız ile bağlantılı bir konu olabilir. Söyleyecek bir sözünüz olmalı ki, ona en uygun biçimi nasıl yaratacağınızı düşünebilesiniz.

***

Gündelik hayatta bu konu en çok imaj kavramıyla bağlantılı olarak ele alınıyor. Televizyonlarda ve çeşitli ortamlardaki sohbetlerde, sıkça imaj konusuna eleştirel yaklaşılıyor. Ne var ki bu, çoğu zaman üzerinde pek durulmadan yapılıyor.

İmaj, bir nesnenin veya varlığın sizde bıraktığı izlenim; zihninizde oluşan görüntü değil mi? Bu durumda imaja kaşı olmanın anlamı nedir? 'Görünüş'e niye karşı olacaksınız? Elbette her kişinin, her nesnenin, her olayın bir imajı olacaktır.

'İmaj'a karşı eleştirel sözler edenlerin de asıl itirazı, bu kavramın tanımına aykırı bir şekilde kullanılması. Yani bir varlığın veya olgunun gerçekliğiyle uyuşmayan, kandırmacaya neden olan bir görüntü yaratılması.

E, haksız da değiller. Altı ayda bir “imaj”ı değişen bir pop sanatçısı, ne kadar gerçek bir varlığın görüntüsü kabul edilebilir? Satılan bir ürün olmanın ötesinde, öz’ü olan bir kişi olarak nasıl görülebilir?

***

Peki, evli olduğunun işareti olan yüzük takmayı reddeden adamın, bunu “imaja gerek yok” diye savunması ne kadar tutarlı? Yüzük takınca gerçekte olduğundan farklı bir görüntü mü yaratmış oluyor?

Peki, yüzük takmayınca nasıl bir imaj yaratmış oluyor?

Aslına bakarsanız, evlilik zaten biçimselliğe öncelik veren bir kurum:

Bir kadın ve bir erkek, sürekli görüşmek, daha fazla birlikte olmak, daha da özel zamanlar paylaşmak için uğraşırlar. Ayrıca, sevdiği kişinin başka erkeklerle veya başka kadınlarla duygusal anlamda ilgilenmemesini beklerler. Kendisinin de böyle bir şey yapmayacağını ilan ederler. Hayatı çeşitli yönleriyle paylaşmaya, böyle yaşamaya karar verirler.

Çoğu durumda, bunun için ailelerin onayına ve daha önemlisi, toplumsal bir düzenlemeye gerek görülür. Kararlarının onaylaması için gereken biçimsel uygulamaları yerine getirirler, imzalar atarlar.

Sonra da ben şekilciliğe karşıyım, yüzük takmayı anlamlı bulmuyorum, diye konuşurlar. İşte buna, “imaj yapmak” denir.

Sorunun çözümü için Nietzsche’nin sözünü dikkate almakta fayda olabilir: “Kaderini seç.”





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder