Huzursuzluğa Karşı Akıl ve Duygu - Aysun Bal - Sevdalım Hayat
Huzursuzluğa Karşı Akıl ve Duygu - Aysun Bal

Huzursuzluğa Karşı Akıl ve Duygu - Aysun Bal

Paylaş
                                 
Katılımcı: Aysun BAL
Tarih:  Ocak 2017
Kitap: Huzursuzluk
Tema: Hırs, savaşlar ve yok ettiği hayatlar, huzursuzluk, ırkçılık. 
Konu: Savaşların masum insanların hayatlarını, umutlarını silip götürmesi.
Anlatım: Yazar öyle bir anlatıyor ki sürüklenmemek, kendini hikâyenin içinde bulmamak imkânsız. Sanki bire bir yaşanan olayları aktarıyor gibi ki benzerlerinin olduğunu bilmek belki bu yüzden daha çok hikâyeden etkilenmemizi sağlıyor. 
Çağrışım: 

Huzursuzluğa Karşı Akıl ve Duygu

Huzursuzluk, bir çırpıda okuyup bitirdiğim ama uzun süre etkisinde kaldığım ve okurken yer yer ağladığım bir roman oldu. Evet, gerçekten da kitabın kapağında bir kelime olmayı aşıyor “Huzursuzluk”, okurda o etkiyi yaratıyor. Bu roman aynı zamanda beni okuduğum savaş ve oluşturduğu yıkımların anlatıldığı diğer kitaplara götürdü. Savaşların masum insanlara yaşattığı büyük acıları fark etmemi, bir kez daha fark etmemi, hissetmemi sağladı.
Romanda bize aslında sandığımızdan da çok yakın olan insanların dramı göz önüne seriliyor. Sırf bizden değil diye veya siyaseten görmek istemediğimiz ve yine masum insanların ve özellikle  kadın ve çocukların ezildiği, yok edildiği bir dünyaya, bu sefer gözlerimizi kapayamıyoruz. Evet, yaşanan savaşlarda filler tepişirken olan çimlere oluyor. Çocuklar sefalet yüzünden soluyor, kadınların bedenleri de ruhları gibi tarumar ediliyor...
Ölmek isteği bazen yaşamak isteğinden ağır basar. Bazen de kaçınılmaz sonun gelip çatması, insanda korkuyu aşmak hali yaratıyor. Romanın ilk vurucu cümlesi anlatıyor bunu:  "Beni alıp tekrar karnına soksan bile koruyamazsın anne!" Evet, bizi doğmadan, doğduktan sonra koruyup kollayan, her şeyden sakınan annelerin bile elinden bir şey gelmez. Annelerin çaresizliği, kadınların savruluşu öyle bir anlatılıyor ki içimizin parçalanmaması mümkün değil...
Hüseyin'in son sözü olan "Ben bir insandım." cümlesi söyleyene bağlı olarak kaç anlama gelir acaba? İnsan yaradılanların en yükseği olarak görülür nedense. Ki bana göre hayvanlar daha üstündür. İhtiyacından fazlasına göz dikmeyen, kendisine verilenden fazlasını istemeyen hayvanlardan sırf aklımız var diye niye daha üstün olalım ki? Aklı olan "insanlar" savaşları, yoksulluğu yaratmıyorlar mı? Her sureti Hakk'tan olan insan mı? Değil kesinlikle. İşte bir tokat gibi yaşananlara sebep olan, susan, göz yuman, iki yüzlü olan her şey suratımıza bir kez daha çarpılıyor her satırda.

İnsan, algılarından ibarettir ya işte algılarımızla hatta insanî ayarlarımızla nasıl oynandığını bir kez daha acıyla okuyor ve kendimizi, sevdiklerimizi koruyamamanın acısını bir kez daha duyumsuyoruz. Vicdansızlığın, ırkçılığın, akıl dışılığın bizi sürüklediği korkunç girdaba saplandığımızı görmek tekrar tekrar içimi acıttı. İnsanları istediğimiz gibi düşünmüyor ve yaşamıyor diye yok etmeye çalışmak akıl dışılığını yok edemiyoruz. Kendimizden olmayanları hor görüyor, aşağılıyor, duygu, düşünce ve inançları üzerinde tepinmelerini görmeye devam ediyoruz. Ya da olmadığımız bir insana dönüşüyoruz, sırf başkalarını memnun etme adına çanak tutuyoruz acımasızlığa, haksızlığa. Susuyoruz, susmak zorunda kalıyor ya da bırakılıyoruz. Her gün kendimizden ve dolayısıyla insanlığımızdan harcıyor ve tükeniyoruz. Sonra bu suskunluk alışkanlığa dönüşüveriyor. En acısı da bu uyuşuyor, duyarsızlaşıyoruz.

Yoksa insanı, bu “akıllı” varlığı, böylesine vahşi hale getiren koşulları mı? Rekabeti yücelten yaşam ortamları, eğitimi bile yarıştan ibaret hale getiren hırslar, doymak bilmeyen başarı ve zenginlik tutkuları. Öyleyse akıl, ancak insanlık dışı kapitalist koşullara direnmek için kullanılınca gerçek akıl haline gelecektir. Gerçek akıl yaşananlara bakınca belki ‘’dur’’ diyecektir. Ben en azından ummak istiyorum zira umutsuz yaşanmıyor.

Roman tüm bunları yeniden düşünmemizi sağlıyor. Çocuklarımızı akıl ve kalbi harmanlayarak yaşamayı öğretmeliyiz belki de. Kitapta anlatılan harese kavramı gibi hırs ve ihtirasla birbirimizin kanını emiyor ve onla besleniyoruz. Develerin diken yedikçe ağızlarının kanaması, bu tuzlu kan ile diken tadının karışması sonucu daha çok yeme isteği ile kan kaybı ile devenin ölmesi... İşte bu koca dünyanın bize yetmediğini düşünen insancıklar yüzünden insanlık ölüyor... Oysa dünya herkese rahatlıkla yeter. Paylaşabilsek!

Aysun Bal





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder