Aklanmak - Durmuş Cevlan - Sevdalım Hayat
Aklanmak - Durmuş Cevlan

Aklanmak - Durmuş Cevlan

Paylaş
AKLANMAK 

Adil bir hukuk düzeninden beklenen, en basit söylemle, haklı ile haksızı, suçlu ile suçsuzu ayırmasıdır. Adaleti temsil eden kişi ve kurumlar yargılamayı halk adına yürütür ve kararlar verir. Verilen kararların meşruiyeti, adil yargılamanın temel ilkelerine uyulup uyulmadığıyla ölçülür. Örneğin adil bir yargılama, aleni olmalıdır, makul sürede tamamlanmalıdır. Mahkeme kararları gerekçeli olmalıdır. Savunma hakkı müdahaleye ve kesintiye uğramamalıdır. Suç ve cezalar geçmişe yürütülmemelidir. Hiç kimse suçluluğu mahkeme kararıyla kesinleşmedikçe suçlu ilan edilmemelidir. Kişiye özel mahkeme kurulmamalı ve yargılama, uyuşmazlığın doğumundan (isnat edilen suçun işlenmesinden) önce kurulmuş ve somut olay ile kuruluşu bakımından ilgisi olmayan mahkeme tarafından görülmelidir.

Bu ilkelerin herhangi birinin sadece bir kez bile çiğnenmesi yargılama sürecinin kendisini bir cezalandırma aracına dönüştürmek için yeterlidir. Böylesi temel ilkelerin yok sayıldığı bir hukuk düzeninde verilen mahkûmiyet kararlarının adaleti zedeleyeceği zaten tartışmasızdır. Peki böylesine çürümüş bir hukuk sistemi içerisinde verilmiş beraat kararları adalete ne kadar hizmet edebilir?

Örneğin masumiyet karinesi. Hiç kimse, suçluluğu mahkeme kararıyla kesinleşmedikçe suçlu ilan edilemez. Tutuklamanın şartları oluşmadığı halde hakkında yeterince delil toplanmadan verilen şablon tutuklama kararlarıyla, peşinen suçlu ilan edilen bir sanık hakkında yargılama sonunda verilen beraat kararı neyi aklayabilir? Bir memlekette kişiye özel mahkemeler kurulmaya başlanmışsa, "yargılama” denen şeyin önceden verilen kararların ilan edilmesinden ibaret kalacağı açıktır. Mahkeme kararlarına artık gerekçe dahi yazılmıyorsa bu kararlar haklılığına kimi ikna edebilir?

Yargılama ilkelerini hiçe sayan mahkemelerin vereceği beraat kararları toplum nazarında itibar göremez. Çünkü toplum, bu mahkemelerin mahkûmiyet kararlarına olduğu gibi beraat kararlarına da şüpheyle yaklaşacaktır. Bu durumda bir beraat kararı sanığı toplum nezdinde aklayamaz ve sanığın adalet ihtiyacını karşılayamaz. Örneğin bir iftiraya uğradığınızda suçsuzluğunuzu tespit edebilecek adil mahkemeler yoksa, hakkınızda verilen beraat kararı sizi sadece ceza almaktan kurtarabilir; ancak elinizde “bakın ben suçsuzum, beraat ettim, aklandım!” diyebileceğiniz sağlam bir dayanağınız olmaz. Çünkü ceza almamış olmak ve aklanmak aynı şeyler değildir.

Adaleti temsil eden kişi ve kurumlar güvenilir olmak zorundadır. Bu kişi ve kurumların yozlaşması, sadece haksız mahkumiyetlere yol açmamakta, beraat kararlarının da işlevsiz kalmasına yol açmaktadır. Oysa masum bir sanık hakkında verilecek beraat kararı onu aynı zamanda aklayabilmelidir. İşte adil yargılamanın temel ilkeleri, nitelikli yargılamaların meşruiyetinin toplum ve sanık tarafından kabul görebilmesi için vardır. Ayrıca, adaleti temsil eden kişi ve kurumların ellerinin temiz kalabilmesi de bu ilkelerin uygulanmasına bağlıdır.

Çünkü kirli ellerinizle temiz bir gömleği yıkayamazsınız.

Durmuş CEVLAN


1 yorum:

  1. Yazının etkili tek cümlelik harika bir özeti: "Kirli ellerinizle temiz bir gömleği yıkayamazsınız." Katılmamak mümkün değil. Hukukun temel ilkelerini uygulamayan, yok sayan bir mahkeme, verdiği beraat kararıyla da kimseyi aklamış olamaz.

    Bununla birlikte beraat verilecek dosyalarda hukukun temel ilkelerinden vazgeçme gereksinimi de pek duyulmayacağından beraat kararları genelde bir meşruiyet problemi oluşturmayabilir.

    Öte yandan yargılama aşamasındaki kurallar kadar soruşturma aşamasında uygulanan kurallar da meşruiyet tartışmasına açılmalıdır. Bir ülkede bir insan, birkaç kural yok sayılıp kolaylıkla tutuklanarak soruşturulabiliyorken, aynı suç şüphesi altında olan başka insanlar hiç bir soruşturma işlemine tabi tutulamıyorsa, toplum nezdinde bu soruşturmaların meşruiyeti tartışmalı hale gelecektir. Bu da yargılamaların meşruiyeti kadar olmasa da önemli bir başka sorundur. Soruşturma makamlarının bağımsızlığı, yürütme organından ayrılmış bir adli kolluk teşkilatının gerekliliği hep bu gibi durumların yaşanmaması içindir.

    Bu güzel tespit için Durmuş'a teşekkürler.

    YanıtlaSil