Merak İşte… - Ender Macun - Sevdalım Hayat
Merak İşte… - Ender Macun

Merak İşte… - Ender Macun

Paylaş

Bazı ‘büyük insanların’ nasıl yetişmiş olduklarını, hangi yollardan geçmiş olduklarını, okullarını, arkadaş çevrelerini, belki ayıp olacak ama, özel hayatlarını, eskiden beri çok merak ederim. Bu yüzden de sık sık biyografilere, otobiyografilere yollanırım. Bazı biyografik romanlar ve belgesel filmler de bu anlamda iyi gelir bana. Üstad Miles Davis’in otobiyografisini okumak ya da Nick Cave’in ilginç yapıtını (Dünyada 20.000 Gün) izlemek bu yüzden iyi oldu da bu konuda yazayım dedim. E iyi de yaptım.

Az çok, şahsen tanıştığım, oturup sohbet ettiğim, vakit geçirdiğim ‘bana göre’ büyük insanlar da, ne mutlu, olmuştur hayatımda. Ama ben daha çok ölülerle, yapıtını koyup ortaya, çekip gitmiş olanlarla ilgileniyorum diyelim. Öyle diyelim…Kuşkusuz, yaşayanların yanında, ölülerin yapıtlarına da yakından bakmaya çalışırım. Tarkovsky’e, Angelopoulos’a, Platon’a, Beethooven’a, Chet Baker’a, Akad’a, Vinci’ye… Peki, ‘büyük insanlar’ diye adlandırdığım bu, kanonu, ya da kitleyi diyelim, aslında kimler oluşturur? Liste ne kadar, kimlere kadar uzayabilir?

Takdir edersiniz ki, aslında çok öznel olsa da, her disiplinden, ana yapıyı oluşturan belli başlı insanlar mevcut. Kaçış yok. Mutlaka izlemek, dinlemek, okumak zorunda olduklarınız var yani. Müzikten bahsederken nasıl ki Camille Saint Saens’dan dem vurmamak olmazsa sinemada da Haneke’yi ya da Ozon’u es geçmek olmaz. Ne Atay’dan ne de Beckett’ten vaz geçilir. E vaz geçmesek de iyi olur. Her insan kendi küçük ya da büyük anlama ağacını başka insanlar vasıtasıyla oluşturur. Öyledir. İnsanlığın yolunu aydınlatan, düşünce, öğrenme ve anlamaya bizi yakınlaştıran, kendimizi, ne olup aslında ne olmadığımızı bize anlatan büyük insanlar o ağacın köklerini beslerler.

Neler okuyor, hangi filmleri izliyor ve müziği dinliyor olduğumuz, zamanla düşünce sistemimizi, anlayışımızı, hatta davranış ve tutumumuzu da oluşturur. Değiştirir, dönüştürür. Oysa bazı insanların anlayışlarını oluşturan şey oldukça sınırlı ve kısırdır. Bunları, isteyerek konumuz dışında bırakmayı tercih ederim. Onların da güceneceklerini düşünmüyorum zaten… Fakat, başka bir yazıda ‘sınırlı ve kısır’ düşünceye değinebilirim.

Bilim, edebiyat, sanat, felsefe, müzik, sinema, hatta psikoloji gibi disiplinler kuşkusuz, insanı oluşturan en önemli yapı taşlarıdır. Meraklı ve ‘bilmek’ isteyen insanların yolu bir şekilde, öyle ya da böyle, mutlaka bu disiplinlerden geçer. Geçmiştir. Dolayısıyla, bu insanlar yaşamlarını daha anlamlı kılmak ve anlayış geliştirmek, öğrenmek ve sorgulamak adına yaparlar tüm okumalarını. Bu insanların kendi oluşumlarına dair mutlaka saklı bir listeleri vardır. Socrates’la, Tolstoy’la, Kant’la ya da Joyce’la vakit geçiren ‘meraklı kimse’ ayrıca bir liste yapmayı da düşünmez aslında. Ama aksine, vakit geçirmeden yapmalı. Herkes kendi ‘oluşum’ listesini bir an önce oluşturmalı. Neden mi oluşturmalı? Çünkü hiçbir öğrenme ve anlama tesadüf değildir de ondan.

Mesela, demem o ki, dinlediği müziğin kime ait olduğunu, kimin tarafından yorumlandığını, adını falan bilmeli insan. Unutmamalı. Böylece iyi kötü kendini oluşturan şeyleri de aklının envanter defterinde listeleyebilir. Ortaçgil’in müziğini beğenmemiz mesela, tesadüfi olamaz. Olabilir mi? İnsan iyi olduğunu düşündüğü bir filmin yönetmenini nasıl bilmez, nasıl merak etmez? Yani, merak etse iyi olur…Erdem’in sinemasından bir film izleyip (Kozmos mesela), beğenip orada bırakmak olur mu? Olmamalı. Onun başka yapıtlarına da gitmek gerekmez mi? Mesela, Ceylan’ın, Ustaoğlu’nun  sinemalarını oluşturan öğelerin neler olduğu… Ya da gereksiz mi bu ayrıntılar dersiniz? Günümüz yapıtlarını kat ederken geçmişin ölü ozanlarını da yad edelim. Ne Yaşar Kemal’in anlattıkları tesadüfi, ne de Gogol’unkiler. Onlar da kadim ustalardan beslenmiş olmalılar.

Yukarıda bahsettiğim listelemeden yola çıkarak kısaltılmış bir liste de kendim için yapayım dedim. Şu soruyu sordum kendime: İnsanlığı oluşturan kanonda kimler var? Oldukça uzun bir listeden kısaltarak ‘samimiyetle’ oluşturduğum kendi listem şu: Aristo (M.Ö. 384-322), Platon (M.Ö. 424-348) , Marco Polo (1254-1324), Leonardo da Vinci (1452-1519), William Shakespeare (1564-1616) , Isaac Newton (1642-1727), Jean Jacques Rousseau (1712-1778), Beethoven (1770-1827), Charles Darwin (1809-1882), Leo Tolstoy (1828-1910), Nikola Tesla (1856-1943), Albert Einstein (1879-1955)

Her biri ayrı ayrı büyük olan bu insanların dünyayı, yaşamı değiştirdiklerine, insanların anlayışlarını başka bir gerçekliğe sürüklediklerine inanıyorum. Bu yüzden, izlediklerimi, dinlediklerimi, okuduklarımı çoğunlukla aklımda biriktirirken, insanlık adına bu büyük insanların ve daha nicelerinin katkılarına şükran borçlu olduğumuzu düşünüyorum.


Ender Macun




1 yorum:

  1. İnfared ısıtıcıları bilirsiniz. Cihazı açarsınız, bir anda kıpkırmızı olur, cihaza bakan yerleriniz ısınır. Kapattığınız an ise ortalık buz keser. Sıcaklıktan eser kalmaz. İşte okuduğumuz kitaplar, dinlediğimiz müzikler, izlediğimiz filmler, baktığımız tablolar infared ısıtıcıysa, büyük zaman kaybettik demektir:)

    "Hiçbir öğrenme ve anlama tesadüf değildir." çok anlamlı. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil