Oyunculuğuyla tanıdığımız Zeynep Kaçar, bu sefer romancı olarak karşımıza
çıkıyor. Okurken ister istemez, “bir tiyatrocunun çalışması” diye düşünüyoruz.
Herhalde böyle olmasının olumlu bir etkisi vardır. Bu iki sanat dalı da hikaye
anlatmakla ilgili değil mi?
Kaçar’ın ilk romanı Kabuk’ta hikaye katman katman açılarak ilerliyor.
Bunu fark ettikçe, kapağındaki matruşkalar daha anlamlı hale geliyor.
Gelişen olayları çözümlemek için başlarda biraz sabırsızlanıyoruz. Ama
ilerlemekten başka çözüm yok, sayfalar geride kaldıkça hikâye kendiliğinden ilmek
ilmek çözümlenmeye başlıyor. Hatta çözümledikten sonrada baştan okuma isteği
ile doluyor içiniz.
Anlatımı, konusu çok iyi bir ilk kitap. Romanın başlarında kahramanları
tanımak ve birbirleriyle ilişkilerini akılda tutmak için biraz
zorlanabilirsiniz, ama buna pek aldırmadan devam ederseniz, ilerleyen
sayfalarda kolaylaşıyor.
Tiyatro oyunlarında “kadın” temasını işleyen Kaçar, ilk romanında da bu
temadan vazgeçmiyor. Seni, beni, bizi, illa ki hayatımızın bir ucunda bulunmuş
kadınların hayatını anlatıyor. Okudukça aslında çok uzak olmayan ama beynimizin
kendimizi güvene almak için hep en arkalara attığı gerçekler ile yüzleşiyoruz,
anne kavramının hayatımıza nasıl bir etkisi olduğunu anımsıyoruz.
Kitapta üç kadın karakter var. Bunlar; anne Sabiha, kız Sezin ve torun
Füsun. Üç kuşaktan üç kadının nasıl delirmeye
zorlandığının zekice kurgulanmış hikayesini anlatıyor Zeynep Kaçar. Farklı acılar, farklı kaybedişler
yaşayan üç kuşaktan kadınların sesi
oluyor.
Elinize kahvenizi alıyor ve karakterlerin tek tek dertlerini
dinliyorsunuz:
"Her
çocuk emin olmalı annesinin sevgisinden. Bunu bilmeden, hiçbir zaman gerçek bir
hayat yaşayamıyor insan, gerçek bir insan olamıyor."
"Mesafe.
Evet. Mesafe çok mühim. İçinden bakarsan görünmüyor lakin biraz uzaktan
bakarsan gerçekler olduğu gibi duruyor karşında. Kim bilir neleri fark
edemiyoruz çok yakından baktığımız için? Hatta kendimizi bile!"
"Yeniden
bakmak. Bir aynanın önünde durup sanki bambaşka bir yüze bakar gibi. Sıradan,
merhamete muhtaç bir kızken bir anda hem çok güçlü hem çok güzel olabilmek.
Mucize. Yeni bir bakış. Kendime onun gözleriyle bakmayı öğrenince, şaşırtıcı
bir fark edişle, onu görebildim. O. Beni bir cehennemden çekip çıkaran
o."
“Kim bilir, kim bilebilir ne güzel bir
histir tam olmak? Kim bilir, kim bilebilir sıradan bir ailede büyümenin verdiği
o dünyalara sığmaz güveni. Kim bilebilir… Annenin asla delirmeyeceğini, babanın
her akşam eve döneceğini ve kardeşinin hiç terk etmeyeceğini bu kabuğu?”
Kitap bitiyor. Kahveniz soğuyor. Yüreğiniz ısınıyor.
Aylin Çiftçi
***
Kabuk
Zeynep Kaçar
Sel Yayıncılık
173 Sayfa, 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder