Masal bu ya!
Bir zamanlar Toprak Ana, evinde yalnız yaşıyormuş. Yalnız yaşamak zormuş,
bu yüzden canı çok sıkılıyormuş. Bir gün kalkmış, gök kralına misafirliğe
gitmiş. Sarayın kapısına varınca, gürültüler, patırtılar duymuş. Kapıdaki
nöbetçiye, bunların ne olduğunu sormuş.
Nöbetçi:
- Ne olacak, demiş. Mevsim kardeşlerin gürültüsü. İkisi kız, ikisi oğlan
dört yaramaz çocuk var. Kavga edip duruyorlar.
Toprak Ana:
- Onları bana gönderin, demiş. Ben yalnızım, biraz da benimle otursunlar.
Nöbetçi Toprak Ana’nın isteğini krala iletince Kral da ‘peki’ demiş.
Toprak Ana bunun üzerine evine dönmüş, mevsim kardeşleri beklemeye başlamış.
Önce en küçük kardeş gelmiş. Pembe, beyaz saçlı, güzel bir çocukmuş. Toprak
Anaya:
- Benim adım İlkbahar, demiş. Size ufak bir armağan getirdim. İlkbahar,
çantasını açmış, çantasından tomurcuklanmış dallar, renk renk çiçek demetleri,
cıvıl cıvıl ötüşen kuşlar çıkarmış.
Çok geçmeden ikinci kardeş gelmiş. Tombul, kırmızı yanaklı bir kızmış.
Adı da Yaz’mış. Kardeşine:
Haydi, çekil bakalım, bak, ben geldim, demiş. Sonra o da çantasından
çilek, kiraz, şeftali, erik gibi meyveler çıkarmış, bunları Toprak Ana’ya
sunmuş.
Derken üçüncü kardeş gelmiş. Sarı, sapsarı bir çocukmuş.
- Ben sonbaharım, diyerek kendini Toprak Ana’ya tanıtmış. Yalnızlığı,
sessizliği çok severim, diye devam etmiş. Sonra da kuşları kovmuş, her yeri
sarıya boyamış.
Ortalığa bir sessizlik çökmüş. Tam bu sırada dördüncü kardeş gelmiş.
Çiçekleri, meyveleri dağıtmış, cebinden beyaz bir su çıkarmış, bu suyla her
yeri beyaza boyamış. Bir yandan da:
- Benim adım kış, benim adım kış, diye bağırıyormuş.
Dört kardeş de Toprak Ana’nın evinden gitmek istememiş. Kavgaya
tutuşmuşlar. Ortalık alt üst olmuş. Toprak Ana kızmış:
- Beni dinleyin! Ya sırayla gelin, evimde üçer ay misafir kalın, ya da
çekilip gidin. Hepinizi birlikte istemiyorum.
Bunun üzerine mevsim kardeşler düşünmüşler. Aralarında anlaşıp Toprak
Ana’ya, “peki” demişler. İşte o günden beri sırayla geliyor, Toprak Ana’da üçer
ay misafir kalıyorlarmış…
***
Bilindiği gibi aralık, yılın son ayıdır ve masalda ki Toprak Ana’nın o
yılda ki son misafiridir! Aralık ayının son günü ise yalnızca ayın değil, aynı
zamanda o yılın da son günüdür. Koca bir yıl uğurlanırken, yepyeni, henüz hiç
dokunulmamış bir yıl da karşılanır.
Yaşam evrimsel bir süreç içinde akıp gidiyor. Akış çok boyutlu ve
zikzaklarla dopdolu! Hiçbir şeyi garanti etmediği gibi, her şeyi de engellemez.
Yaşamda kazanımları ve güvenceleri de yaratan bizleriz, engelleri de!
Hani ‘her son yeni bir başlangıçtır’ derler ya! Bende de bu son ay,
karmakarışık duygular yaratır.
Çocukken yılbaşı denince aklıma bembeyaz kar gelirdi. Bir de ‘Toprak Ana
ve Dört Kardeş Masalı!
Çocukluğumuzun masallarından, öykülerinden ne kaldı ki bilgi
dağarcığımızda? Çoğu kez unutulmayanlar masal kahramanlarıdır.
Aslında masallarla gerçekler arasında hiçbir ilişki yoktur, diyebilir
miyiz? Bendeki yanıtı çok net olmasa da “yoktur” diyemiyorum! Herkesin bir
öyküsü vardır.
Herkesin beklentileri, yapmak istedikleri, özlemleri, istekleri,
hayalleri vardır. Ve her bir özlem, beklenti, istek, hayal bir masalın, bir
öykünün konusu olabilir. Ama ne kadarı olur, ne kadarı gerçekleşir bilinmez!
Hayat ne kadarını engeller, ne kadarına izin verir, ne kadarını unutturur
bilinmez!
Bilinen, yaşamın sürdüğü ve bir sonunun olduğu gerçeğidir.
Bu yıl benim açımdan zorlukların, heyecanların ve mutlulukların bazen peş
peşe, bazen de eş zamanlı yaşandığı bir yıl oldu. Ülkem ve dünya açısından ise
oldukça kötü bir yıl oldu.
Acılar
Felaketler
Gözyaşları…
Hani ‘her son yeni bir
başlangıçtır’ dedim ya; her başlangıç da içinde yepyeni dilekleri,
beklentileri, istekleri, özlemleri ve hayalleri barındırır. Bu duyguları besler
ve büyütmeye çalışır!
Yepyeni sevinçleri, sevdaları, aşkları umutlandırır!
Önümüzde henüz yaşanmamış yepyeni bir yıl var. Hepimizde sevinç yaratsın.
Hepimize barış, sevgi, dostluk, mutluluk kazandırsın. Tabi en önemlisi de
sağlık. Bir de yeterli kazanç.
Nice yıllara…
Selma Sayar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder