Bugün Hayat Benim - Yeşim Yeşiloğlu - Sevdalım Hayat
Bugün Hayat Benim - Yeşim Yeşiloğlu

Bugün Hayat Benim - Yeşim Yeşiloğlu

Paylaş
Uzun zamandır sarhoş olamıyordu. Her gün bir bardak, bir bardak daha fazla ama hayır yine aynı. Ne baş dönmesi, ne rahatlama. “Temyiz kudretini” kaybedemiyordu. İçindeki boşluk git gide büyüyor, ne kadar uğraşsa da o boşluğu dolduramıyordu.

Haftada anca iki kez içerken her gün içmeye başladı. Boşluk büyümeye devam etti. 
Sadece geceleri değil gündüz de içiyordu artık. Boşluk büyümeye devam etti.

Bir gün, kendini unutmasına yetecek kadar içtiği ama unutamadığı bir gün, farkına vardı artık sarhoş olamazdı. Aklındaki sarmaşıklar buna engel oluyordu. Geriye dönüp sarmaşıkların nereden büyümeye başladığını bulmak istedi ama başaramadı. Sarmaşıkların tutunduğu anılar teker teker gelmek yerine bir anda hücum ediyordu. O hangisinin sarhoşluğuna engel olduğunu anlamaya çalışırken – hiçbir şey düşünemeden- uyuyakalıyordu.

Önceleri başka dünyalarda da kaybolabilirken artık sadece sarmaşıkların arasında dolanıyordu. Huzur bulmasına yardımcı olan romanlara dokunamıyor, en sevdiği dizinin en heyecanlı bölümünü beş dakika bile izleyemiyordu. İnsanlarla konuşmak acı veriyor, bunu örtbas etmek için sahte kahkahalara sığınıyordu. Ne yediği yemeğin bir tadı vardı, ne gittiği yerler gözündeydi.

Gece gündüz içtiği kadar gece gündüz ağlıyordu da. Gözleri buğulandıkça bir sigara yakıyordu, dumandan yaşardı sansınlar diye. Sarhoş değildi ama sarhoş gibi yürüyordu, dikkat etmeden, görmeden, ya yere ya göğe bakarak.

Bir gün sarmaşıkların nereden çıktığını bulamayacağını anladı. Onlarla yaşaması da mümkün değildi. İki seçenek vardı önünde ya sarmaşıkların her tarafı sarmalamasını umursamayacak ya da onları temizleyecekti. Birinci yolu seçti, teslim oldu, sarmaşıklar arasında kaybolmak için yürüdü. Ama kaybolmadı, ne kadar yürürse yürüsün, bazen sıklaşsalar da, sarmaşıklar arasında bir yol bulabiliyordu.

Düşündü bu zamana kadar yürüdüğü yolları. Bu sefer tek tek geliyordu anılar. Son yıllarda artmıştı sarmaşıklar, boğmak ister gibi daha da yakındılar ona. Her defasında tam son nefes derken birden açılıyorlardı. Bir zaman sarmaşıklar arasında düşünerek gezdi durdu. Bir de ikinci yolu denemek geldi içinden. Sarmaşıkları tek tek koparmaya başladı. Kopardıkça yenisi çıkıyordu ama eskisinden daha kısa daha güçsüz. Bunu fark ettikçe umutlandı. Devam etti.

Attığı her adımda daha güçlü hissediyordu. Gözyaşları hıçkırıkla gelmiyor, kısa bir sağanak olup gidiyordu artık. Bir zaman sonra gözyaşları kayboldu. Eskisi gibi- yerdeki sararmış yapraklar için buğulanıyordu gözleri, sigara dumanı yerine derin bir nefes çekiyordu, hayata sen bi geri dur dercesine.

Gündüzleri içmeyi bıraktı, geceleri tuttu kendini her gün içmemek için. Uykusunda savaştığı şeytanlar da, sabahın 3’ünde kabuslarla uyandığı günler de azalmaya başlamıştı. Uzun zamandan sonra ilk defa içten gelen bir kahkaha attı. Uzun zamandan sonra ilk defa tanımadığı birine gülümsedi. 

Bir gün – tek damla dahi içmemişken – huzurlu olduğunu fark etti. Nasıl olduğunu, ne zaman başladığını anlayamamıştı, anlamak da önemli değildi. Artık göğsünü yarıp kalbini söküp atma isteği ile boğuşmuyor, nefes aldığını hissedebiliyordu. Önemi yoktu hala tam olarak yaşadığını hissedememesinin, rahat bırakmasa da olurdu kalan son şeytanları. Güne merhaba demese de hala, yataktan tek seferde kalkabiliyordu ya, şimdilik yeterdi. 

"Bugün hayat benim" dedikçe emindi yarın daha çekilir gelecekti insanlar, denizin rengine hayran kalacak, yağmurdan sonra toprak kokusuyla mest olacaktı.  Emindi yarın selam hayat beni özledin mi diyecekti. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder