Dünya dönmeye devam edecek. Kimimizin yeni bebeği doğacak. Kimimiz yeni evine taşınacak. Kim bilir kaç gönül alacağız, kaç sevinç yaratacağız. Birbirimiz için eşyalar, hizmetler, bilgiler üreterek hayatı güzelleştireceğiz.
Cevabı Dostum, Yeni Yılda Bunun
Yaşayacağımız en güzel yıl, elbette önümüzdeki yıldır. Biliyoruz. Nazım’ı tanıdığımız için, en güzel çocuğu, en güzel denizi, henüz yaşamadığımız en güzel günlerimizi biliyoruz.
Bu,
boş bir dilek değil. Yani gereğini yapmadan, kendiliğinden gerçekleşmesi
durumunda sevinilecek bir durumdan söz etmiyoruz. “Bir istek”ten söz ediyoruz.
İstemek,
bir dileğin gerçekleşmesi için ne yapmak gerektiğinin farkında olmakla ilgili
bir şey değil mi? Gereğini yerine getirme iradesini de kapsadığına göre, insan
zaten ancak yapabileceklerini ister. “İstersen başarırsın” gibi ezberlenmiş popüler
kültür laflarının hayatta bir karşılığı yok. İnandığı için başarmaz insan,
başarabileceği kadarına inanır.
Hayata, kendine, insana inanmak meselesi bu.
GERÇEKLİĞİN
UMUDU
Peki,
bunca olumsuz koşula, bunca kötü gidişata rağmen, umudu nasıl besleyeceğiz?
Elbette hayatın gerçekliğine, doğaya ve sanata doğru açıdan bakarak. Güzelliğin
en temel koşulunu anlayarak.
Beethoven’e,
Nazım’a, Dostoyevski’ye o büyüleyici yapıtları üretme gücünü veren neydi?
Gözlerinin
içi gülerek insan sevgilisine neden çiçek verir?
Bir
anne, neden dünyaya çocuk getirir?
Cevabı
dostum, umutta bunun. İyi müziğin, nitelikli şiirin, katmanlı romanların
değerinin anlaşılacağına duyulan güvende. Çiçeği uzatan yüreğin içtenliğinin
hissedileceğine inanmakta. Doğan bebeğin dünyaya güzellik katmasında.
Umut
olmadan da dünya dönerdi belki, ama boşu boşuna dönerdi; yılbaşı gelmezdi. Yeni
bir dönemin başlamasının heyecanı duyulmasa, hiçbir günün kutlaması yapılmazdı.
Ne bir sevgililer günümüz olurdu ne de yaş günlerimiz.
GÜZELLİĞİN
KOŞULU
İşte,
bir yılbaşını daha getirdik, umudumuzla.
Dünya
dönmeye devam edecek. Kimimizin yeni bebeği doğacak. Kimimiz yeni evine
taşınacak. Kim bilir kaç gönül alacağız, kaç sevinç yaratacağız. Birbirimiz
için eşyalar, hizmetler, bilgiler üreterek hayatı güzelleştireceğiz.
Ürettiklerimize,
değerlerimize, birbirimize sahip çıkacağız. Kavga da bizimle güzelleşecek.
Farklı türde barikatlar da! Zaten hayat bu nedenle güzel değil mi? En temel
koşul: Uğruna mücadele edeceğimiz değerlerin güzel olması. Gerisi gelir. Gerisi
ayrıntı.
Evet,
“eski yılı” acılarla ve kayıplarla geride bırakıyoruz. Hatta “Daha kaç can
canından geçecek, cana yetinceye dek.” diye düşünmeden edemiyoruz.
Ama
umudumuz var! Zemheri günlerinde bile Haziranlaşmak iddiamız var!
Muhtaç
olduğumuz kudreti, düşüncelerimizin doğruluğuna ve güzelliğine duyduğumuz
inançtan alıyoruz.
Sizin
için seçtiğimiz bu iki şarkıyla yeni yılınızı kutluyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder