Kırmızı Pazartesi Üstüne - Gamze Güven - Sevdalım Hayat
Kırmızı Pazartesi Üstüne - Gamze Güven

Kırmızı Pazartesi Üstüne - Gamze Güven

Paylaş

Katılımcı: Gamze Güven

Tarih:  02.12.2017

Kitap: Kırmızı Pazartesi / Gabriel Garcia Marquez / 2005 basımı / Can Yayınları

Tema: Ön yargı, kodlanmışlık, toplumun sosyo-kültürel yapısı, kült değerler

Konu: Namus Meselesi (mi?)

Anlatım: Marquez, Kırmızı Pazartesi romanı ile toplumun sosyo- kültürel yapısındaki trajik bir noktaya değiniyor: Günümüzde hâlâ geçerliliğini koruyan “Namus meselesi”

Kitap kısa ama düşünsel boyutu derin. Cinayet romanı olması hikayeye bir sürükleyicilik katıyor fakat romanı asıl okutan, işleneceği önceden belli olan bir cinayet değil, yazarın hikayedeki her karakterin düşüncelerine ve yargılarına değinerek insan özelliklerini ortaya çıkarması. Marquez bunu öyle ulu orta yapmıyor. İnce ince işliyor insanların davranışlarındaki sebepleri. Yani anlatımı ağır ve düşündürüyor. Bu nedenle okur kitabın sonuna dek keşfetme duygusuyla ilerliyor.

Cinayet sebebini romanın başında açıkça sunarak, yazar romanın kaderini okura bırakıyor aslında. Romanı okurken herkesin ortak bir algısı var elbette ‘’namus meselesi’’ fakat Santiago Nasar’ın suçlu olup olmadığı konusunda bir sonuca ulaşılamıyor. Takdir ve karar okurun.

Çağrışım:

“Namus Aşktır”

Hikayede tıpkı tek bir katil olmadığı gibi, tek bir cinayet de yoktu. Santiago Nasar ile beraber hak, hukuk, adalet ve insanlık da katlediliyordu.

Cinayetin sebebi namus gibi görünse de okudukça asıl sebebin toplumsal kodlanmışlık olduğunu anlıyoruz. Ön yargılarını kendilerine siper eden, toplum tarafından kendileri için belirlenen kalıplara girmeyi marifet sanan insanlar bilinçsizce kodlandıkları şeylerin mağduru oluyorlar. Santiago Nasar’ın hayatına mal olan bu kodlanmışlık ve ön yargı, roman sonunda birçok insanın hayatını değiştiriyor.

Pedro ve Pablo kardeşler, kız kardeşlerinin namusuna göz diken kişiyi öldürmeye kodlanmışlardı. Çünkü onlar erkekti ve topluma göre namusa göz diken bir kişinin cezasını ailenin erkekleri vermeliydi. Sorgulamadılar, bir an için düşünmediler bile. Yapmaları gereken ne ise onu yapıyorlardı. “Oğlanlar erkek adam olacak şekilde büyütülmüşlerdi.” (Kırmızı Pazartesi, Marquez)

Aslında Santiago Nasar’ı gerçekten öldürmek istememişlerdi. Bu cinayet onlar için bir yaptırımdı.Bu nedenle Nasar’ı ödüreceklerini önlerine çıkan herkese duyurdular. Ama bu cinayete kimse engel olmadı. “Biri çıkıp da onu öldürmelerini engellesin diye akla gelebilecek her çareye başvurmuşlar ama bunu sağlamayı başaramamışlardı.” (Kırmızı Pazartesi, Marquez)

Çünkü toplum da öyle kodlanmıştı. O nedenle kiminin düşüncesi infaza karşı koyamadı, kiminin ön yargısı cinayeti haklı kıldı, kimileri ise işleneceği söylenen cinayetin gerçekleşeceğine inanmadılar. Sustular…

“Saçmalama… O ikisi kimseyi öldüremez, hele zengin birini hiç’’ (Kırmızı Pazartesi, Marquez)

"Aşk da öğrenilir."

Evlenmeye kodlanmış kızlar, ne kadar marifetli olurlarsa o kadar kolay evlenirlerdi. Sevmek, aşık olmak kavramlarının ‘’iyi bir kısmet’’ yani '' zengin bir kısmet ' çıktığında hiç lafı bile edilmezdi. Ne de olsa, onlara göre aşk da öğrenilirdi.

“Kızlarsa evlenmek üzere yetiştirilmişlerdi. Gergef işlemeyi, makineyle dikiş dikmeyi, kukalı dantel örmeyi, çamaşır yıkayıp ütü ütülemeyi, yapma çiçekler, kendi uydurdukları tatlılar yapmayı, aşk pusulaları yazmayı bilirlerdi. (Kırmızı Pazartesi, Marquez)

Ana babanın kesin gerekçesi, alçakgönüllülüğüyle saygınlık kazanmış bir ailenin başlarına konan talih kuşunu hor görmeye hakkı olamayacağı yolundaydı. Angela Vicario, aşk yoksunluğunun sakıncasını şöyle bir dokundurmaya cesaret edebildiyse de, annesi tek bir sözle onu susturmuştu: "Aşk da öğrenilir." (Kırmızı Pazartesi, Marquez)

Santiago Nasar 'ın  katili yalnızca Pedro ve Pablo kardeşler değildi elbette. Cinayete seyirci kalan ve bunu zihinlerinde, düşüncelerinde haklı kılan her insan Nasar’ın katiliydi. Tek fark birilerinin elleri kirliydi, diğerlerinin düşünceleri...

Her şey apaçık ortadayken hikayenin dedektifliğini yapmaya gerek yok elbette. Ama ön yargıları, her gün fiilen olmasa da düşüncelerimizde öldürdüğümüz insanları kurtarmak gibi bir derdimiz olmalı. En azından insan hayatı söz konusu olduğunda, körü körüne inandığımız değerleri aşmanın bir yolu bulunmalı. Kırmızı Pazartesi’yi okumak, onun hakkında yazmak, kitapta konu edilen kodlanmışlığa karşı bir direniş çağrısı işlevi de yerine getirmeli.

Gamze Güven


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder