Katılımcı: Figen Yamansoy
Tarih: 17.12.2017
Kitap: ZATEN HERKES BİR DENİZDİR DOĞUŞTAN (ONUR
BEHRAMOĞLU)
Tema: Edebiyattan filmlere, şarkılara ve hatta
çocukluğumuza dek uzanan keyifli bir yolculuk.
Konu: İnsana ve insanlığa dair her şey.
Anlatım: Akıcı, şiirsel, bilgilendiren ve yüreğe
dokunan.
Çağrışım:
SUSMAK KALEMDİR
Yaşama ucundan
kıyısından tutunabilmenin coşkusunu iliklerime kadar duyduğum bir kitap; Zaten
Herkes Bir Denizdir Doğuştan. Şiirler, öyküler, romanlar, filmler, şarkılar…
Bir yapbozun parçalarını özenle yerleştirmiş Onur Behramoğlu kitabında. Ve
bambaşka bir tablo çıkarmış önümüze. Gururlu, coşkulu bir tablo… Onur Tablosu.
“İyilik… Ürperişi
vücutta ruhun” diye sesleniyor, Ziya Osman Saba. Ne çok gereksinimimiz var
iyiliğe. “(…)insanlara sahiden inanırsak onlarda saklı kalmış iyiliği açığa
çıkaracağımızı (…)” (S:47) fısıldıyor yüreğime Onur Behramoğlu.
Sonra Orhan
Veli’nin sesi duyuluyor, yüreğim pır pır, Pırpırlı Şiir’i okuyorum: “Uyandım
baktım ki bir sabah, / Güneş vurmuş içime; / Kuşlara, yapraklara dönmüşüm, / Pır
pır eder durur, bahar rüzgârında. / Kuşlara, yapraklara dönmüşüm; / Cümle âzâm
isyanda; / Kuşlara, yapraklara dönmüşüm; / Kuşlara, / Yapraklara.” (S:40) O
kadar acımıyor artık yaralarım. İyileşiyorlar, iyileştiriyor iyi kitaplar.
Ve bir şiir daha, bu
sefer Melih Cevdet Anday’dan: “Kendimde iyilik ve doğruluk hissediyorum / Büyük
bir yolculuğa başlangıç / Ey haksızlığın ve yalanların acımasız düşmanı aklım /
Ve ey kalbimdeki sonsuz aşk / İkinize güveniyorum.” (S:52)
“Haksızlığın ve
yalanların acımasız düşmanı aklım” derken Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat
sesleniyor bu kez: “Düşünmek açmamış gülü yıldızları / Çocuk sevinciyle
düşünmek baharı / Sessiz düşünmek avuçlarında elim.” (S:54) “Başkasının aklıyla
düşünmek, düşünmekten vazgeçmektir…” (S:51) sözü çınlıyor bir süre
kulaklarımda. Düşünmek, çocuk sevinciyle düşünmek, sessiz düşünmek… Ne ki bir
el olmalı ellerimizi saracak. “(…) bir insan eli, hâlâ, kalmışsa.” (S:54) diyor
Onur Behramoğlu. Bilmeden avuçlarında tuttuğunu, ellerimizi ve yüreklerimizi…
Düşünmek; kendi
aklımızla! Sorgulamak ve eleştirel bakabilmek yaşama… Düşünmekten,
sorgulamaktan, eleştirmekten korkar olduğumuz çağda, Atilla İlhan yetişiyor
imdada; “Eleştirmek, yadsımak değildir, yeni bir ölçüyle değerlendirmektir.”
(S:75) Ah! Bir anlasak Kaptan. Silahlar kuşanmazdık belki o zaman. Bunca
yaralanmazdık…
İyi ki
yaralarımıza merhem edebiyat var, diye düşünerek, yazarın “Son ağaç da
kesildiğinde, zalimlere atılacak taş” diye nitelendirdiği Cemal Süreyya’ya
kulak veriyorum:
"Bir yaranın
iyi tarafı olur mu? Benim için olmuştur. Şiirdir yaranın iyi tarafı.
Bazılarıyla bakışlarımızın benzemesinden duyulan mutluluk. Şiirdir kişiyi
kurtaran bu karanlık, bu yalnızlıkla, berbatlıklarla dolu evrende. Bir de
sevgiler kurtarabilir. Kuş kanadı, at soluğu, ana sütü..." (S:85)
Kurtuluyoruz! Bakışlarımız benzeşiyor. Ve seviyoruz insanı… “Dünyayı güzellik
kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey” diye haykırarak. Sait
Faik’in bu güzel sözünü anımsadıktan hemen sonra bir başka sözünü okuyorum.
Umutla… “Dünya çarelidir. İnsanlar dünyaya bir çare bulacaklar. Bu yürek, bizim
yüreğimiz, bir tahtası eksiklerin yüreğidir.” (S:276)
Uzaklardan bir
öykü anlatıyor sonra Onur Behramoğlu, Subcomandante Macros’un Zapatista
Hikâyeleri’nden. Fakir bir karı kocanın cılız tavuğu ve topal domuzunun acıklı
sonuna karşın, hikâyenin sonunu beklemeden dörtnala başka bir hikâyeye yollanan
bir doru atın öyküsü. “Doru atlar, cılız tavuklarla topal domuzların akıbetine
uğramadan dörtnala ilerlerse, bir gün sonu değişir hikâyenin.” (S:277) Böyle
diyor Onur Behramoğlu ve Turgut uyarın dizeleriyle bağlıyor sözünü: “hep böyle
süreceği sanılır bu gül hikâyesinin/hep böyle sürer gerçi amma bir gün sonu
değişir” (S:277)
Ve meskenim dediği
dağlardan sesleniyor Sabahattin Ali: “Ve insanlar olacak bizi yüreklendiren.
Atını sürüp gidenlerden.” (S:316) Bizi yüreklendiren bir insanla daha tanıştım
bu kitapla. Onurlandım. Nakış nakış işlenmiş bir yaşamı paylaştım.
Sabahattin Ali’ye borcunu “(…) okuyarak, çalışarak, tartışarak ve… madem en
yasak sözcük ‘yaratmak’tır bugün, yaratarak” (S:316) ödeyen onurlu bir şair ve
yazarla tanışmanın coşkusunu yaşıyorum.
“İNSAN HÂLÂ
MÜMKÜN” Sevgili Onur Behramoğlu.
Figen Yamansoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder